BASINA VE KAMUOYUNA
24.02.2012
3 Temmuz’dan bu yana yaşanan süreç, federasyon başkanlığı seçimiyle başka bir hal almıştır. Süreç öyle bir şekil değiştirdi ki, şike gündemden hızla düşerken, konu Türk futbolunu kim yönetecek noktasına geldi. Oysa, Türk futbolunu bu noktaya getiren durum şike sürecidir.
Bu sürecin devam etmesinden yana olanlar istedikleri başkanı görüntüde seçimle ama aslında atamayla o makama getirmek istemektedirler ki, bunun da özerk federasyonla hiçbir alakası yoktur.
Burada bizim açımızdan önemli olan Trabzonspor’un tavrıdır. Trabzonspor, hem seçim hem de sonraki süreçte atacağı adımlarla belirleyici olacaktır. Başkanımız Sadri şžener, Anadolu takımlarının çoğunlukta olduğu bir futbol federasyonu yönetimi istediğini açıklamıştır. Trabzonspor bu işin bayraktarlığını yapmalı, Anadolu futbolunun İstanbul’a karşı çoğunlukta olduğu bir yönetim tarzı belirlenmelidir. Bunun birinci yolu şikeli sürecin en büyük savunucusu olan Yıldırım Demirören ve o zihniyetle aynı karede olmamaktır. Trabzonspor, kendine yapılan haksızlıklara karşı tavrını net olarak ortaya koymalı, tarafsızım dememelidir. Haktan yana tavır almalı, hak ettiğinin de peşine düşmelidir.
Bu kongre federasyonu 3 İstanbul takımının hegomanyısında kurtarma kongresi olarak bakılmalıdır. Bir bakıma şikeli ligin temizlenmesi için de bir milattır. Bunu başarabilmek için birinci şart, üzerinde şaibe olanlara destek vermemektir. Sadri şžener ve Trabzonspor delegeleri Yıldırım Demirören ve zihniyetine destek verdikleri takdirde bunun hesabını taraftara ve Trabzonspor kamuoyuna veremezler. 1967 Trabzonsporlular Derneği olarak bunun hesabını sorarız.
Alaattin HatayoÄŸlu
İstanbul 1967 Trabzonsporlular Dernek Başkanı
